Üsküdar’da meydana gelen olay, arkadaşlık ile düşmanlık arasındaki ince çizginin bir kez daha ne kadar tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Elde edilen bilgilere göre, 32 yaşındaki M.A., yakın zamanda kendisi hakkında aile içi şiddet nedeniyle verilen uzaklaştırma kararının süresinin dolmasıyla birlikte, eski eşi ve ona destek çıkan arkadaşına silahlı saldırıda bulundu. Olay, bölgedeki vatandaşlar arasında panik yaratırken, polisin hızlı müdahalesi olası bir felaketi önlemeyi başardı.
Olay, akşam saatlerinde Üsküdar'da meydana geldi. M.A., kadına yönelik şiddet nedeniyle daha önce kendisine uygulanan uzaklaştırma kararının sona ermesiyle birlikte eski eşi A.S. ve onun arkadaşı E.K.'yi sokak ortasında hedef aldı. Saldırı anında, M.A. durumdan habersiz olan bölgedeki vatandaşların korku dolu bakışları arasında önce uyarıda bulundu, ardından silahını ateşleyerek çok sayıda kurşun sıktı. Tanıkların ifadelerine göre, M.A.’nın ilk ateşlemesi ise yanlışlıkla bir park halindeki araca isabet etti. Olay yerindeki sakinler hemen polise haber verdi.
Bu sırada, A.S. ve E.K. hızla olay yerinden uzaklaşmaya çalıştı. Ancak M.A., hedef almadıkları halde açtığı ateşle iki kişiyi de yaraladı. Yaralanan şahıslar hemen hastaneye kaldırıldı, durumu ciddi olmadığı bildirildi. Olayın hemen ardından, polis ekipleri hızla bölgeye ulaştı. Olay yeri güvenlik şeridi ile kapatılırken, M.A. olay sonrası kaçmaya çalıştı. Birkaç dakika içinde, polis ekiplerinin sıkı takibi sonucu yaşanan kısa bir kovalamacanın ardından yakalanarak gözaltına alındı.
Polis, olayın ardından M.A.'nın şu anda bireysel olarak belirli bir değerlendirilmesi gerektiğini ve bu tür durumların toplum üzerindeki yansımalarını analiz ettiğini bildirdi. Uzmanlar, aile içi şiddet ve sonrasında olayların bu şekilde gelişmesinin büyük tehlikeleri beraberinde getirdiğini belirtiyor. Mahkeme sürecinin başlamasıyla, M.A.'nın yargılanması esnasında çocuk, kadın ve sosyal hizmetler alanlarında destek hizmeti sunulması gerektiği vurgulanıyor. Ceza hukuku açısından, olayın niteliği ve geçmişteki suçlamaların dikkate alınarak daha ağır bir ceza ile sonuçlanabileceği öngörülüyor.
Bu tür şiddet olaylarının önüne geçilebilmesi için toplumda eğitim, farkındalık yaratma ve polisin başlattığı önleyici tedbirlerin artırılması gerektiği ifade ediliyor. Aile içi şiddet, yalnızca bireyi değil, toplumu da etkileyen karmaşık bir sorun. Bu nedenle, olayın hemen ardından başlatılan kamuoyuna yönelik bilgilendirici kampanyalar, gelecekte benzer olayların önüne geçilmesine katkı sunmayı hedefliyor.
Olayın ardından, konuya dahil olan yerel halk, silahlı saldırıların artışına karşı endişelerini dile getirerek, daha fazla güvenlik önlemi alınması yönünde taleplerde bulundu. Kentteki bazı gruplar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve aile içi şiddete karşı mücadelede daha aktif bir rol oynanması gerektiğini savunuyor. Üsküdar'daki bu saldırı, benzer durumlardaki yaşanabilecek risklerin yanında, toplumda yüksek düzeyde bir farkındalık yaratma ihtiyacının da altını çiziyor.
Sonuç olarak, uzaklaştırma kararının sona ermesiyle birlikte yaşanan bu olay, sadece ilgili bireylerin hayatını değil, çevresinde bulunan birçok insanı da etkileyen bir durum oldu. Toplumun bu tür olaylara karşı yapıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği ortada. Uzmanlar, bu tür silahlı saldırıların önlenmesi için atılacak adımların ivedilikle planlanması gerektiğini vurguluyor ve toplumun desteğinin önemine dikkat çekiyor.