Sonbaharın kendini hissettirdiği İstanbul'da, yerel halkın en fazla endişelendiği konulardan biri su kaynaklarının durumu. İBB', İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, şehirdeki 8 önemli barajın doluluk oranı yüzde 50'nin altına düştü. Bu durumu değerlendiren uzmanlar, özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte su ihtiyacının artacağına dikkat çekiyor. İstanbul'un sulama, içme suyu ve sanayi kullanımı için kritik öneme sahip bu barajların durumu, meteorolojik koşullar ve iklim değişikliği gibi faktörlerle daha da karmaşık bir hale geliyor.
İstanbul'daki barajların doluluk oranlarının düşmesi, sadece şehrin su ihtiyacını değil, aynı zamanda tarım ve sanayi alanlarını da etkiliyor. İstanbul, özellikle yaz aylarında yaşanan kuraklıklarla başa çıkmak için su kaynaklarını dikkatli yönetmelidir. Ancak bu sene yaz başından itibaren yaşanan düşük yağış miktarları, barajlarda birikmiş su miktarını daha da azaltmış durumda. Uzmanlar, özellikle havaların serinlemesiyle birlikte su talebinin artacağını ve bu durumun barajlar üzerindeki baskıyı artıracağına dikkat çekiyor.
İlkbahar ve yaz aylarında meydana gelen yağmur miktarının bu yıl beklentilerin çok altında kalması, İstanbul’un su kaynaklarının geleceği açısından endişe verici bir durum oluşturuyor. İstanbul’da yaşayan 15 milyon insanın yanı sıra tarımsal sulama ve sanayi ihtiyacı hesaba katıldığında, barajların doluluk oranı kritik bir seviyeye ulaşmış durumda. İstanbul’un su ihtiyaçları, kış aylarında da kış yağışlarıyla karşılanamazsa, su kesintileri ve sıkıntıları yaşanma olasılığı gündeme gelebiliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, barajların doluluk oranını artırmak ve su kaynaklarını korumak amacıyla çeşitli projeler geliştirmektedir. Su tasarrufu konusunda farkındalık oluşturan kampanyaların yanı sıra, yağmur suyu hasadı, sızdırmazlık projeleri ve geri dönüşüm sistemleri gibi teknolojilere yatırım yapılmaktadır. Uzmanlar, su tüketiminin daha verimli bir hale getirilmesi ve bilinçli su kullanımı hedefleyen eğitimlerin de hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu etkinlikler, İstanbul’un iklim değişikliği karşısında alacağı önlemler arasında yer alıyor. Barajların doluluk oranının artırılması ve su kaynaklarının korunması amacıyla gerçekleştirilecek projelerin yanı sıra, İstanbul’a su sağlayan yeraltı kaynaklarının da korunması hayati öneme sahiptir. İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek için uzun vadeli planların oluşturulması ve bu planların yanı sıra halkın da bu konuya duyarlı olması gerektiği dile getirilmektedir.
Son olarak, İstanbul halkı, su kaynaklarının sürdürülebilirliği için bireysel katkıda bulunmalı; gereksiz su tüketiminden kaçınmalı ve tasarruflu alışkanlıklar geliştirmek için harekete geçmelidir. Unutmamak gerekir ki su, geleceğimiz için hayati bir kaynaktır ve bu kaynağın korunması hepimizin ortak sorumluluğudur.