Dünyanın en yaşlı insanı olarak kayıtlara geçen 117 yaşındaki María Branyas Morera'nın hikayesi, sağlık ve mutluluk arayışında ilham verici bir örnek sunuyor. 1907 yılında doğan Branyas, hayatı boyunca pek çok zorlukla karşılaştı; iki dünya savaşını, ekonomik buhranları ve COVID-19 pandemisini yaşadı. Ancak bu tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunmayı başararak 117 yaşına kadar yaşamayı başardı. Peki, María Branyas Morera’nın uzun yaşamasının altında yatan sır ne? İşte bu sürükleyici hikayenin detayları.
María'nın uzun yaşamının sırları aslında bilgeliğin ve sade yaşamın birleşiminde yatıyor. Kendisi, genç yaşlardan itibaren sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemiş. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve stresle başa çıkabilme yeteneği, onun bu yaşına gelmesinde büyük rol oynamış. Ayrıca, sevdikleri ile vakit geçirmek, mutluluğun en önemli anahtarı olarak nitelendirilmekte. İnsanlarla olan ilişkileri, onun psikolojik sağlığı üzerinde olumlu bir etki yapmış. “Hayatım boyunca hiç yalnız hissetmedim,” diyor Branyas, bu yüzden de sosyal bağların önemini vurguluyor. Bu noktada psikologlar, sosyal ilişkilerin sağlıklı bir yaşam sürdürme üzerindeki etkisini defalarca kanıtlamış durumda.
María’nın beslenme alışkanlıkları da onun uzun ömür sırrının bir parçası. Yıllar boyunca Akdeniz diyetini çekirdek olarak benimsemiş. Zeytinyağı, taze sebzeler, meyveler ve balık, onun beslenme düzeninin temel taşlarını oluşturmuş. Her ne kadar tatlılara düşkün olsa da, aşırıya kaçmadan ve zamanında tüketerek dengesiz beslenmekten uzak kalmaya özen göstermiş. Öte yandan, su içmenin önemini de hiçbir zaman göz ardı etmemiş; her gün yeterince su içme alışkanlığı edinmiş. Diğer yandan, María Branyas, ev yapımı yemeklerin ve doğal ürünlerin, genel sağlığını koruduğunu belirtmekte ve bu alışkanlığını genç nesillere de aktarmakta kararlı.
Modern tıptan uzak bir yaşam sürmeyi de tercih eden Branyas, olabildiğince doğal ve geleneksel yöntemlerle sağlığını koruyacağının altını çiziyor. Buna ek olarak, stresten uzak durmanın ve ruhsal mutluluğu yakalamanın, uzun ömrün önemli bir bileşeni olduğuna inanıyor. İleri yaşlarına rağmen canlı bir zihin yapısına sahip olan Branyas, okuma ve yazma alışkanlıklarına hiç ara vermemiş. Güncel olayları takip etmeyi, gazete okumayı ve sevdiklerine mektuplar yazmayı sürdürüyor.
117 yıl boyunca birçok kültüre tanıklık etmiş olan Branyas, hayatına dair öğrendiği en önemli dersleri de paylaşıyor. “Hayat çok kısa ve her anın tadını çıkarmak lazım,” diyor. Olumsuzluklarla dolu dönemlerden geçmiş olmasına rağmen, her zaman olumlu bir bir bakış açısı geliştirmeyi başarmış. Hayatın zorlukları karşısında nasıl güçlü kalınacağı üzerine verdiği dersler, hem genç nesil için hem de yaşlı bireyler için büyük bir erdem taşıyor.
María Branyas, sadece uzun hayatıyla değil, aynı zamanda yaşam felsefesi ve sağlıklı yaşam sırlarıyla da insanlara ilham vermeye devam ediyor. Onun hikayesi, herkes için bir örnek teşkil ediyor. Uzun yaşamın bir kombinasyonu olan sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, güçlü sosyal bağlar ve pozitif yaşam görüşü, onun sırrının ana bileşenleri. Branyas’ın hayatında en önemli şeyin, sevdikleriyle birlikte olmanın ve birbirleri için değerli olmanın olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Günlük hayatımızda küçük değişiklikler yaparak, onun izinden gitmek ve daha sağlıklı bir yaşam sürmek mümkün olabilir.
Sonuç olarak, 117 yıl yaşayan María Branyas Morera’nın hayatı, genç yaşta başlayarak uzun ömrü hedefleyenler için ilham verici bir yol haritası sunuyor. Onun yaşam felsefesi, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda hepimize ait olan evrensel değerlerle dolu. Unutmayalım ki yaşam, her anıyla değerlidir; onu en iyi şekilde değerlendirmek de bizim elimizde.