2 Temmuz 1993, Türkiye'nin tarihindeki en acı sayfalardan birinin yazıldığı tarihtir. Sivas'ta gerçekleşen Madımak Olayı, dönemin Türkiye’sinde toplumsal, siyasi ve kültürel bağlamda derin yaralar açmış, 37 aydının hayatına mal olmuştur. Bu trajik olay, Türkiye’deki Alevi-Sünni çatışmasının derinleşmesine, toplumsal kutuplaşmanın artmasına ve hala zihnimizde yer eden anıların kalıcılığına neden olmuştur. Bugün, üzerinden 32 yıl geçen bu olayın detaylarına ve etkilerine yeniden göz atacağız.
1990’ların başı, Türkiye'nin hem siyasi hem de toplumsal açıdan çalkantılarla dolu bir dönemi olarak kaydedilir. 1992'de başlayan Alevi-Sünni gerilimleri, özellikle Sivas gibi toplumsal dinamiklerin yoğun olduğu illerde daha fazla hissedilmeye başlandı. Sivas, bu süreçte sadece bir yerleşim yeri değil; aynı zamanda kültürel ve sanatsal etkinliklerin merkezi olarak da öne çıkıyordu. Bu atmosferde, Pir Sultan Abdal Şenlikleri adı altında düzenlenen kültürel organizasyonlar, kalabalıkların ve farklı görüşlerin bir araya geldiği bir platform haline gelmişti.
2 Temmuz 1993'te düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri, birçok sanatçıyı ve düşünürü bir araya getirmiştir. Bu etkinlikte, şair arkadaşlarıyla birlikte yer alması beklenen ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Behçet Necatigil, bu olayın en trajik yanlarından biri olmuştur. O gün, sanat ve kültür adına gerçekleştirilen bu etkinlik, ne yazık ki bir kargaşanın ve kanlı bir olayın çerçevesinde anılmaya başlanmıştır. Akşam saatlerinde, etkinliğe katılan aydınlar, Sivas'ın ortasında bir grup tarafından saldırıya uğramış ve olaylar kısa sürede kontrolden çıkmıştır.
Olaylar sırasında meydana gelen saldırının ardından, otel olarak kullanılan Madımak’ın ateşe verilmesi sonucu içeride birçok kişi hayatını kaybetti. Yalnızca can kaybıyla sınırlı kalmayan bu olay, maalesef ki, Türkiye'deki Alevi toplumu için derin bir travma haline geldi. 32 yıl geçmesine rağmen, Madımak Olayı, Türkiye'de hâlâ tartışılmakta, üzerine sayısız kitap ve makale yazılmakta, sanat eserleri üretilmektedir. Bu olay, çoğu insan için sadece geçmişin acı bir hatırası değil, aynı zamanda günümüz toplumsal yapısındaki derin yaraların da bir sembolüdür.
Madımak Olayı'nın yıl dönümleri, her yıl çeşitli etkinliklerle anılmakta ve bu tür travmatik olayların unutturmamak adına önemli bir rol oynamaktadır. 2 Temmuz, her yıl olduğu gibi, bu yıl da Alevi-Bektaşi kesimi tarafından anma etkinlikleri düzenlendi. Bu etkinlikler, sadece kaybedilenlerin anısına değil, aynı zamanda gelecekte benzer olayların yaşanmaması için bir bilinç yaratma çabasına dönüşmektedir. Sivas Madımak Olayı, bireysel bir yas olmanın ötesinde, toplumsal bir travmanın ve hatırlamanın gerekliliğini de hatırlatıyor.
Sivas Madımak Olayı, bu ülkenin toplumsal belleğinde sadece bir hatıra değil; aynı zamanda, farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşamasının ne denli önemli olduğu açısından dersler çıkarılabilecek bir olaydır. Bu vesileyle, geçmişimizin üstüne karanlık bir örtü çekmek yerine, aydınlık bir gelecek için geçmişimizle hesaplaşmamız gerektiğini hatırlamalıyız. Bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için toplumsal barışa olan inancımızı ve hoşgörümüzü sürdürmek, sadece bir görev değil; aynı zamanda bir sorumluluktur.
32 yıl sonra Sivas Madımak Olayı'nın izleri silinmemiştir. Unutmamak, yaşatmak ve gereken dersleri almak, toplum olarak bizlerin elindedir. Toplumsal barış ve huzur içinde yaşamak, Sivas’ın bir daha asla yaşanmaması gereken acılarla anılmaması için bize düşen en büyük sorumluluktur. Her 2 Temmuz'da olduğu gibi bu yıl da, kaybedilenlerin anısını yaşatmak ve anma törenlerine katılmak için birçok insan bir araya gelecektir. Madımak Oteli’nin önünde düzenlenecek olan anma etkinlikleri, sadece kayıpları yad etme değil, aynı zamanda geleceğimizin aydınlık olmasını sağlama niyeti taşıyan bir yolculuğun başlangıcıdır.