Diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı, Türkiye ve Rusya için sadece tarihsel bir dönüm noktası değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki ikili işbirliğinin, karşılıklı çıkarların ve stratejik denge politikalarının gün yüzüne çıktığı bir dönem anlamına geliyor. Her iki ülkenin de hem bölgesel hem de küresel aktörler olarak büyüyen etkileri, bu ilişkilerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Uzmanlar, son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve değişimleri ele alarak, mevcut ilişkilerinin kendine özgü dinamiklerinin nasıl şekillendiğini incelemekte. Bu, Rusya-Türkiye ilişkilerinin sadece geçmişle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda gelecekteki yönelimlerinin de büyük önem taşıdığını gösteriyor.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıcı, 15 Nisan 1920 tarihine kadar uzanmaktadır. Bu ilişkiler, iki ülke arasında yapılan ilk dostluk antlaşmaları ile pekişmiş, zamanla ticaret, kültür, güvenlik ve enerji alanlarında derinleşmiştir. İki ülke arasındaki iletişim, Soğuk Savaş dönemi ve ardından gelen dönemdeki siyasi dalgalanmalara rağmen, çok sayıda zorluk ve engelle karşılaşmasına rağmen geçmişte belirlenen bu yolları devamlı olarak sürdürmüştür. Her iki ülke de zaman zaman çıkarları doğrultusunda rekabete girmiş olsa da, diplomatik ilişkiler bağlamında yapılan anlaşmalar, olumlu işbirlikleri ve stratejik ortaklıklar, süregeldiğini ortaya koymaktadır.
Özellikle son yıllarda, Suriye’deki iç savaş, enerji politikaları ve ticari işbirlikleri Rusya-Türkiye ilişkilerinin gidişatında belirleyici olmuştur. Her iki ülkenin de İdlib’de ve Suriye’nin kuzeyindeki savaş sürecinde destekleyici rolleri, ilişkilerin derinleşmesini sağlamıştır. Ayrıca, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemi, NATO ve batılı ülkelerle olan ilişkilerin yanı sıra, Rusya ile Türkiye arasındaki güvenlik işbirliğinin de önemli bir göstergesidir. Tüm bu faktörler, iki ülkenin yapıcı bir diyalog ve işbirliğine dayanarak, jeopolitik konumlarını pekiştirmelerine olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla, bu ilişkinin geleceği, iki ülkenin ulusal güvenlik politikalarının nasıl şekilleneceğine bağlı olarak belirginleşecektir.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye arasındaki 105 yıllık diplomatik ilişkiler, karşılıklı bağımlılıkların ve stratejik dengelerin bir sonucudur. Gelecek yıllarda da bu ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceği, hem bölgesel hem de küresel düzeydeki gelişmelere bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Ortak çıkarlara dayanan bu ilişki, her iki ülkenin de gelişimi ve uluslararası konumları açısından kritik bir önem taşıyacaktır. Bu nedenle, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin geleceği, sadece iki ülke için değil, tüm bölge için de büyük bir öneme sahiptir.