Günümüzde sosyal medya, insanların anlık düşüncelerini ve duygularını paylaştığı bir mecra olmasının yanı sıra, bazı durumlarda suçluların da özensiz davranışlarını sergilediği platform hâline gelebiliyor. Son günlerde haber bültenlerine damga vuran bir olay, bu durumu gözler önüne serdi. Üstelik iki hırsızın sosyal medyadaki eğlenceli paylaşımları, sadece dikkat çekmekle kalmayıp aynı zamanda düşündürücü bir tartışma da başlattı. Bu olay, İstanbul'da gerçekleşen bir soygun girişimi ile ilgili ve hırsızların 'Soyguna gidiyoruz' şeklinde yaptıkları cesur paylaşım, toplumun nasıl bir noktaya geldiğini gösteriyor.
Sosyal medyanın, noter onayı gibi bazı durumlarda ulusal veya uluslararası bir işlevi olabileceği düşünülürken, bir grup suçlunun sosyal medyayı bu denli safça kullanması çok da yaygın bir durum değil. Gözlerimizi bu olayın içine soktuğumuzda, iki hırsızın hazırlık halinde, kendilerini eğlenceli bir anda ifade ettikleri görüntülere tanık oluyoruz. 'Soyguna gidiyoruz' şeklinde bir paylaşım yaparak, hem sosyal medyanın efsanevi hızında olayın yayılmasını sağlıyor hem de suçu teşvik eden bir imaj yaratıyorlar. İlginçtir ki, yaşanan durum, tek başına bir soygun girişiminden öte, toplumun ve bireylerin etik değerlerinin sorgulanmasına neden oluyor.
Olayın detayları incelendiğinde, iki hırsızın yakaladığı altınların ardından, bunları hemen bozdurarak bir dizi eğlence etkinliğine katıldıkları ortaya çıkıyor. Göz alıcı altın bileziklerin para karşılığında bozdurulmasının ardından, akıllarından dahi geçmeyen bir eğlence planına yönelmişler. Eğlencenin boyutları ise kısa süre içinde sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarla daha da büyüdü. İlk başta her şey sıradan bir gece gibi görünmesine rağmen, iki hırsızın özellikle sosyal medyaya dikkat çekmesi ve yaşadıkları anları paylaşmaları, hem bir cesaret örneği olarak algılandı hem de ciddi bir tartışma konusu oluşturdu. "Yanlış yaptık ama eğlenmeden de yapamayız," gibi söylemlerle kendi işledikleri suçu meşrulaştırmaya çalışan bu kişiler, sonuçlarını erkenden düşünmediklerinin açık bir göstergesi. Ancak, bu olayda ironik olan, söz konusu paylaşımların polisin dikkatini çekmesiyle birlikte, soygun ilerlemeden önlendi ve adalet önünde hesap vermeleri zorunluluk hâline geldi.
Sosyal medyanın kuralsız dünyasında, paylaşım yapmayı düşünen hırsızlar, kısa süreli eğlencelerinin karşısında, yaşamlarının geri kalanında sıkı bir hapis hayatı ile baş başa kalma olasılığını göz ardı etmiş görünüyorlar. Olayın gelişimi ve sonrasında yaşanacak hukuki süreç, bu eğlenceli sosyal medya paylaşımlarının ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Hırsızlığın suç olmasının yanında, sosyal medya sayesinde bu suçun daha çok insan tarafından görülmesi ve tartışmaya açılması, belki de toplum olarak nasıl bir yol alacağımızın da bir göstergesi.
Bütün bu durum, suçluların sosyal medya kullanımı ve bunun sonuçları üzerine tekrar düşünmemizi sağlıyor. Eğlencenin ötesinde son derece ciddi bir konu olan suçluluk ve sonuçları, her ne kadar gündelik yaşamımızda sıkça karşılaştığımız bir durum haline gelse de, aslında derinlemesine ele alınması gereken bir mesele. Kısacası, bir paylaşımın hayatı nasıl değiştirebileceği açıklıkla ortada. Şimdi, suçluların bu ince sınırda nasıl hareket edeceklerini izlemek, hepimiz için düşündürücü bir deneyim olacak.